Son günlerde sosyal medyada yayılan bir video, sokak ortasında gerçekleşen bir akran zorbalığı olayını gözler önüne serdi. Yaşları 10-12 arasında değişen bir grup çocuk, bir arkadaşlarını etrafını sararak zorbalık yaparken yakalandılar. İlk olarak, çocuklarından birinin zorba arkadaşları tarafından özür dilemesi isteniyor, ardından çevresindeki diğer çocuklarla birlikte dövülmeye başlıyor. Olay, izleyenler üzerinde büyük bir şok etkisi yaratırken, çocukların güvenliği ve zorbalığın neden bu denli yaygınlaştığı üzerine birçok soruyu gündeme getiriyor.
Akran zorbalığının en önemli nedenlerinden biri, modern toplumlardaki stres ve psikolojik baskılar olarak öne çıkıyor. Ayrıca, çocukların sosyal medya ve dijital platformlardan edindiği çarpık algılar, zorbalığı normalleştirebiliyor. Çocuklar, toplumsal norm ve değerlerden uzaklaşarak, başkalarını aşağılamak veya zor durumda bırakmak gibi davranışlar sergilemeye başlayabiliyorlar. Eğitim sisteminin ve ailelerin, çocuklara empati, saygı ve sosyal sorumluluk bilinci aşılamada daha etkili olması gerektiği savunuluyor. Ancak, bazı durumlarda zorbalık yapanların uyguladığı şiddetin kaynağı kendilerine yönelik maruz kaldıkları olumsuz deneyimlerin yansıması olabiliyor.
Bugün sosyal medyanın çocukların hayatındaki etkisi tartışılmaz bir gerçek. Özellikle genç yaştaki bireyler, sosyal medya aracılığıyla arkadaş çevreleriyle olan ilişkilerini güçlendirmeye çalışırken, aynı zamanda yanlış davranışları da öğrenebiliyorlar. Bu durum, akran zorbalığı gibi durumların yaygınlaşmasında etkili bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Çocuklar, sosyal medya platformlarından izledikleri içeriklerde zaman zaman zorbalığı, eleştirmeden veya sorgulamadan kabullenebiliyorlar. Sosyal medya influencer’larının ve popüler içeriklerin, çocukların davranışları üzerinde güçlü etkiler yarattığı biliniyor. Bu nedenle ebeveynlerin, çocukların sosyal medya kullanımını sıkı bir şekilde denetlemesi ve sağlıklı alışkanlıklar geliştirmelerine yönlendirmesi kritik önem taşıyor.
Olayın ardından aileler ve çocukların bulunduğu mahallede, zorbalık karşıtı eğitim programlarına ihtiyaç olduğunu belirten birçok uzman, çeşitli kampanyaların gerekliliğine dikkat çekiyor. Mahalle sakinleri, akran zorbalığının son bulması ve çocukların güven içinde yaşayabilmesi için, toplumsal dayanışmanın artırılması gerektiğini vurguluyorlar. Bu tür olayların, yalnızca mağdur çocuklar için değil, zorba çocuklar için de rehabilitasyon gerektirdiği dile getiriliyor. Her iki tarafın da olaydan etkilenmesi ve bunun yarattığı psikolojik travmanın uzun vadede büyüyebileceği öngörülüyor.
Olayın tırmandığı sokakta bir araya gelen sokak sakinleri, çocuklarla iletişim kurarak, zorbalığın sadece fiziksel değil, duygusal etkilerini de ele almaya çalışıyorlar. Akran zorbalığının sadece okul hayatında değil, günlük yaşamda da sıkça karşılaşıldığını vurgulayan veliler, çocuklarıyla empati kurabilmeleri için daha fazla iletişim kurmaları gerektiğini vurguluyorlar. Çocukların zorbalıkla başa çıkabilmeleri için iletişim becerilerinin geliştirilmesi gerektiği, bu tür durumlarla nasıl başa çıkacaklarının öğretilmesi gerektiği önerileri de belirtiliyor.
Sonuç olarak, akran zorbalığı gibi olayların önüne geçmek ve çocukları korumak için herkesin üzerine düşen önemli görevler var. Ailelerin, öğretmenlerin ve toplumun bir araya gelerek, çocukları koruma ve dayanışma sağlayacak bir ortam oluşturması, gelecekte benzer olayların yaşanmaması için kritik bir öneme sahip. Çocukların güvenli bir şekilde büyümeleri, toplumu daha sağlıklı bir yapıya kavuşturmak için zorunludur. Unutulmamalıdır ki, toplumsal bir düzenin kurulması, bireylerin tüm katmanlarını kapsayan bir anlayışla mümkündür. Çocuklar, eğitilmeli ve hayatları boyunca sadece başkalarına karşı değil, kendilerine de saygı duymaları için eğitilmelidir.