Son günlerde dünya ekonomisi devlet başkanlığı döneminde Donald Trump’ın politikalarının yarattığı yeni dalgalarla sarsılmakta. Özellikle 2024 başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte, Trump’ın ekonomik stratejileri ve sözde "Amerikanı yeniden büyük yapma" vaadi, resesyon riskini artırıyor. Bu haberimizde, Trump’ın ekonomi politikalarının ne şekilde değiştiğine ve bu değişimlerin piyasalarda hangi etkilere yol açtığına dair önemli detayları ele alacağız.
Donald Trump’ın 2016 seçimleri sırasında vaat ettikleri arasında vergi indirimleri, ticaret anlaşmalarının yeniden gözden geçirilmesi ve iş yaratma konusunda güçlü bir duruş sergileme bulunuyordu. Ancak, 2020 seçimlerinden sonra gelen COVID-19 pandemisi ve bunun getirdiği ekonomik krizin ardından, Trump’ın ekonomiye dair attığı adımlar tartışılır hale gelmeye başladı. Başta vergi indirimleri olmak üzere uygulanan teşviklerin, yalnızca kısa vadede ekonomik büyümeyle sonuçlanabileceği, uzun vadede derinleşen borç sorunlarına yol açabileceği eleştirileri giderek artıyor.
2023 yılında, Trump’ın geri dönme olasılığı ve onun politikalarının piyasalarda yarattığı belirsizlik, investorlar üzerinde büyük bir stres oluşturarak resesyon riskinin daha da büyümesine neden oluyor. Yıllık bazda ülkedeki enflasyon oranları, Fed’in faiz artırma politikalarıyla birleşince etkileyici bir tablo ortaya çıkıyor. Ekonomi uzmanları, Trump’ın politikalarının getirdiği belirsizliklerin iş dünyasına yansıdığını ve yatırımcıların karar alımlarında daha temkinli hale geldiğini belirtiyorlar.
Trump’ın ekonomi politikalarının artan belirsizliği, dünya genelindeki borsa endekslerini etkileyerek ciddi dalgalanmalara sebep oldu. Özellikle Amerikan borsalarında yaşanan düşüşler, yatırımcıların bu durumdan endişe duymalarına yol açtı. Düşen borsa endeksleri, şirketlerin piyasa değerlerini eritirken, aynı zamanda istihdam oranlarını da tehlikeye atacak bir ortam hazırlıyor. Uzmanlara göre, bu durumun devam etmesi halinde ABD ekonomisi, önümüzdeki birkaç yıl içinde resesyona girmeye çok yakın bir noktada. Bunun yanında, uluslararası ticaretin de büyük ölçüde etkilenmesi, ABD dışındaki pazarlarda da olumsuz etkiler yaratabilir.
Enflasyondaki artışın yanı sıra, iş gücü piyasası da büyük bir belirsizlik içinde. Çoğu şirket, gelecek yıl için küçülme planlarını devreye alırken, istihdam yaratma konusunda da temkinli davranmakta. Ekonomistler, Trump’ın politikalarıyla birlikte oluşan bu durumu “Klasik bir döngüsel duraklama” olarak tanımlıyor. Bu döngü, eğer sonbahar döneminde bir çözüm bulunamazsa, küresel bazda daha ciddi etkiler yaratabilir.
Sonuç olarak, Trump’ın ekonomi politikaları tartışmaların odağı olmaya devam ediyor. 2024 başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla birlikte bu konudaki belirsizlikler artarken, yatırımcıların ve işletmelerin karar alma süreçlerinde duyduğu endişenin de artacağının sinyalleri verilmektedir. Kısa vadede piyasalarda düzelme sağlansa da, uzun vadede Trump’ın politikalarının etkisi altında kalıp kalmayacağı merak konusu olmaya devam edecek.