Türkiye genelinde terörle mücadele kapsamındaki en son operasyon, militan yapılanmaların kökünü kazımak amacıyla gerçekleştirildi. Emniyet güçleri, 11 farklı ilde aynı anda düzenlenen operasyonda, yasa dışı faaliyetlerde bulunduğu belirlenen 30 kişiyi gözaltına aldı. Bu operasyon, özellikle son zamanlarda artan terör eylemleri ve toplumsal huzursuzluk karşısında devletin kararlılığını bir kez daha ortaya koydu.
DHKP-C, 1990’ların başında Türkiye’de kurulan ve devlet otoritesine karşı silahlı mücadele yürüten marxist-leninist bir örgüttür. Çoğunlukla öğrenci ve işçi sınıfı içerisinden militanlar toplarken, birçok cinayet ve bombalama eylemi gerçekleştirmiştir. Özellikle polise karşı düzenlenen operasyonlar ve kamu binalarına yönelik saldırılarla dikkat çeken bu örgütün hedefleri arasında devlet daireleri ve güvenlik güçleri yer almaktadır. 1999 yılından bu yana önceki dönemlere oranla daha az etkinlik gösteren DHKP-C, son yıllarda bazı üniversitelerde ve sosyal hareketlerde yeniden sahne almaya başlamıştır.
Geniş çaplı operasyonda, Türkiye’nin 11 farklı ilinde eşzamanlı baskınlar düzenlendi. Önceden alınan istihbarat bilgileri doğrultusunda, belirlenen adreslere tek tek yapılan baskınlarda, çok sayıda silah ve mühimmat ele geçirildi. Operasyona katılan güvenlik güçleri, özellikle örgütün finansman kaynaklarını araştırmaya yönelik çalışmalar yaparak, teröristlerin gerek sağladığı kaynaklar gerekse ideolojik propagandası hakkında bilgi topladı. İlgili illerde gerçekleştirilen operasyonlar sırasında dikkat çeken noktalardan biri de, şüphelilerin sosyal medya üzerinden örgüt propagandası yapmalarıydı. Emniyet güçleri, bu bağlamda sosyal medya platformlarındaki hesapları da incelemeye alarak, daha geniş bir çalışma başlattı.
Gözaltına alınan şüphelilerin sorguları, terörle mücadele ekipleri tarafından sürdürülmekte. Alınan ilk bilgilere göre, gözaltına alınan kişilerin BTK gibi iletişim teknolojisi alanlarında çalışan örgüt mensupları olduğu tespit edildi. Bu durum, DHKP-C’nin hem iletişim ağını hem de bugüne kadar yapılan eylemler için oluşturdukları altyapıyı sürdüğünü gösteriyor. Devlet otoritesinin bu tür yapılanmalara karşı kararlılığı, ilerleyen dönemlerde gerçekleştirilmesi planlanan ek operasyonlarla daha da pekiştirilmesi hedefleniyor.
Söz konusu operasyon, yalnızca güvenlik açısından değil, sosyal ve toplum sağlığı açısından da büyük bir önem arz etmekte. Toplumda yaratılan korku ve endişe ortamının daha da yayılmasına izin vermemek ve terörizme geçit vermemek amacıyla bu tür operasyonların hız kesmeden devam etmesi gerektiği vurgulanıyor. Yetkililer, güvenlik güçlerinin bu mücadelede kararlı duruşunun ve operasyonlarında sivil toplum kuruluşlarıyla sağlanan işbirliğinin önemine dikkat çekmekte. Bu noktada, toplumun her kesiminin destek vermesi ve terörle mücadele konusunda duyarlı davranması gerektiği de ayrıca ifade ediliyor.
Devletin terörle mücadelesindeki kararlılığı, bu tür operasyonların başarısını doğrudan etkileyen en önemli unsur olarak öne çıkıyor. Alınan önlemler ve devam eden soruşturmalar, ilerleyen süreçte DHKP-C gibi örgütlerin faaliyetlerinin engellenmesi adına büyük bir adım olacak. Genelkurmay Başkanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü arasında sürdürülen koordineli çalışmalar, benzer operasyonların tekrar gerçekleştirilmesine yönelik hazırlıkları kapsamaktadır.
Son olarak, kamuoyuna düşen görev, taşınan sorumlulukları kabul edip terörizm karşısında birlik olmaktır. Güvenlik güçlerinin gösterdiği çaba ve özverinin yanı sıra, halkın da bu mücadelede aktif rol alması gerektiği ve terör örgütlerinin davranışlarının engellenmesi amacıyla gösterilecek her türlü kolektif çabanın büyük önem taşıdığı unutulmamalıdır. 30 gözaltıyla sonuçlanan bu son operasyon, Türkiye’nin güvenli geleceği için atılmış önemli adımlardan biridir.